Karabiga Kıyılarının Korunması Davasında Eksik ve Hatalı Bilgilerle Bilirkişi Raporu

M-17-Karabiga-HT01 Detaylı incelendiği üzere, Karabiga kıyılarının korunmasına yönelik davada görev alan Bilirkişilerin raporunun özellikle Akdeniz foku (Monachus monachus) ve yaşam alanları üzerine kabul edilemeyecek oranda hata ve eksik bilgiler içerdiği ve bu haliyle mahkemeye sunulduğu anlaşılmıştır.
Esas No: 2015/73 sayılı dava kapsamında, 3 Kasım 2015 tarihli bilirkişi raporu Akdeniz foku ve yaşam alanları kısmında bariz eksik ve yanlış bilgiler aktarmaktadır. Şöyle ki;
1- Akdeniz fokunun Çanakkale Karabiga’daki varlığından bahseden yayınları raporda referans vermekten sanki özellikle kaçınılmıştır. Bu konuda iki önemli eser vardır; 1- Zoology in the Middle East dergisi 2014 senesindeki yayın ve 2- Akdeniz Fokunun Türkiye’de Korunması Ulusal Eylem Planı. Bunların detayı aşağıda verilmektedir.
2- Karabiga-Aksaz arası kıyıların ülkemizdeki Önemli Akdeniz Foku Alanları ndan biri olduğu, 2013 tarihli “Akdeniz Fokunun Türkiye’de Korunması Ulusal Eylem Planı” içinde yer aldığı açıkça verilmiştir. Bu rapor Barselona Sözleşmesi RAC/SPA bölgesel aktivite merkezi tarafıdnan teklif edildiği ve Orman ve Suişleri Bakanlığı bilgisi ve onayı dahilinde SAD-AFAG tarafından hazırlanmış ve tüm kurum kuruluşların ve üniversitelerin görüşleri alınmıştır.
3- Ayrıca Karabiga’da Akdeniz fokunun varlığı bilimsel yayınlar ile de ispatlanmıştır. 2014 yılında Zoology in the Middle East bilimsel dergisinde Akdeniz foku gözlemleri fotoğraflı ve videolu olarak kayıt altına alındığı belirtilmiştir. https://sadafag.org/karabiga-kiyilarinda-akdeniz-fokunun-varligini-ispatlayan-bilimsel-makale/
4- Bu rapordaki karşılaşılan en hazin taraf ise, bilirkişinin yarım günlük bir sürede taptıkları saha keşif çalışması sırasında denizde Akdeniz foku ile karşılaşmadıklarından bölgede Akdeniz fokunun yaşamadığına kanaat getirmiş olmalarıdır. Bu tip bir tespit bu kadar ciddi bir davada en hafifinden mahkemeyi aldatmaktan başka bir anlama gelmeyecektir. Eğer durum böyle ise, bilirkişi heyetinin görev yaptıkları sırada görmedikleri büyük gümüş martıları, tilkiler, karaboyunlu batağanlar ve tepeli karabatakların da bölgede yaşamadığı kanaatine varılmış olması gerekir. Bir bölgede herhangi bir yabanıl canlının var olup olmadığı ancak haftalar ve hatta aylara yayılan bir dönemde ortaya konulabileceği aşikardır.
4-5 saat gibi çok kısa bir sürede, bölgede canlı araştırması yapmış olmasını raporda kaleme almanın ne bilimsel etikle ne gerçekle hiç bir alakası yoktur. Bunun böyle olmayacağını işinde uzman ve yetkin her akademik personel ve doğa bilim uzmanı belirtecektir.
5- Raporda “sahayla ilgili olarak alanda hassas ve nesli tehlike altında türlerin yaşadığına dair bulguya rastlanmamıştır” ifadesi kullanılmıştır. Bu o alanda araştırma eksikliğini işaret eder . Bu alanda canlıların yaşamadığını değil. Bu noktada bilirkişilerce hem ilk yapılan ÇED’in eksikliği vurgulanmış oluyor hem de ÇED iptal davasının gerekçesi bilirkişi tarafından farkında olmadan onaylanmış oluyor.
(c) 2015 SAD-AFAG