Category Archives: Haber

SAD-AFAG 20 Yaşında

AFAG, SAD‘ın  7. Olağan Kurulu’nda, SAD ve ODTÜ Sualtı Topluluğu‘nun katılımıyla 16 Aralık 2007 tarihinde 20. yaşını kutladı. Kuruluş prensipleri, yapılan faaliyetler ve başarılar fotoğraflarla desteklenerek anlatıldı. Gelecek hedefler ve yapılacaklar üyeler ve destekçilerle birlikte tartışıldı.

Eylül 1987 tarihinde kurulan AFAG tüm deniz ve kıyı ekosistemi ile birlikte sağlıklı deniz çevresinin gerçek temsilcileri olan Akdeniz foklarını korumayı hedeflemektedir.

Badem’i uzaktan sevmek aşkların en güzeli..

İSTANBUL Mayıs 2007 – Beş ay boyunca Foça’da rehabilite edilip geçen hafta doğaya salıverilen fok Badem, Datça’ya geldi.

Önceki gün balıkçı teknelerinin peşinden Datça Limanı’na giren, dün de tekrar kıyıya sokulan Badem’in durumu “İyi de Badem vahşi hayata nasıl alışacak” sorusunu akla getirdi.

Badem’i büyüten SAD-AFAG (Sualtı Araştırmaları Derneği-Akdeniz Foku Araştırma Grubu) Koordinatörü Cem Orkun Kıraç ise Badem’le yüzgöz olunmamasını istedi. Yeryüzünde 500-600 Akdeniz foku yaşadığını belirten Kıraç şöyle konuştu: “Badem, Türkiye’de ilk defa rehabilite edilip doğaya salınan Akdeniz foku. Yunanistan bu konuda daha tecrübeli. Oradaki yetkililer, Badem’in hareketlerinin son derece normal olduğunu, doğal hayata alışması için zaman gerektiğini söyledi. Ancak insanlar da bilinçli olmalı. Badem insanlara alışır ise, bir gün kötü niyetli birisinin elinden zarar görebilir. Ayrıca Badem de kendisini sevmek isteyen insanlara zarar verebilir. Sonuçta yabani bir hayvan, ters bir harekette savunma amacıyla insanlara zarar da verebilir. Yem verilirse, sevilir, okşanırsa Badem insana alışır. Bu da istenmeyen bir durum. Eğer insanlar ondan uzaklaşırsa, Badem de yine doğal yaşantısına dönecektir.”

Badem’i sevin ama dokunarak, taciz ederek, yaklaşarak değil, uzaktan duygularınızla sevin…

Datça Belediye Başkanı Mehmet Erol Karakullukçu da Badem’in bulunduğu bölgeyi güvenlik şeridi ile çevirip insanları buraya sokmadıklarını, sahilde birçok gönüllünün görev yaptığını söyledi.

http://www.cevrimicihaber.com/haber-20406-Her-sey-Badem’in-huzuru-icin

Yavru Akdeniz foku Badem doğal ortamına geri döndü


Foça’da 4,5 ay rehabilite edildikten sonra, Akdeniz foku Badem 28 Nisan 2007 tarihinde saat 17.26’da Güney Ege kıyılarımızda Datça Yarımadası kuzey sahillerinde insan baskısından uzak ve korunmuş sahillerde doğal ortamına geri bırakıldı. Badem şimdi özgür yaşamına devam ediyor. İnsan faaliyetlerinden ve balıkçılıktan çok uzak bir bölgede çakıla göbek basan Badem, yaklaşık 45 dakika sığ sularda oyalandıktan sonra salındığı koydan dalıp çıkarak uzaklaştı.

Bu önemli süreci Foça Belediyesi, T.C. Sahil Güvenlik Komutanlığı, Lenie’t Hart Zeehondencreche (Hollanda Fok Hastanesi) ve SAD-AFAG birlikte yürüttü.
Yolun açık olsun Badem…

Çandarlı Körfezi’nde hasta bir fok bulundu ve yerinde kurtarıldı


22 Nisan 2004 tarihinde, SAD-AFAG’a telefonla verilen bir bilgi sonucunda; Çandarlı Körfezi’nde hareket kabiliyeti sınırlı bir fok bulundu. Son derece halsiz görünen, dalamayan, zorlukla hareket edebilen ve kıyıya vurmuş durumda bulunan fok; Yalçın Savaş, Harun Güçlüsoy ve Ayhan Tonguç’dan oluşan SAD-AFAG Foça Proje Ofisi ekibi ve Foça Belediyesi Uzman Veterineri Avni Gök tarafından, yörede bulunan kişilerin de yardımı ile, ısı kaybetmesini engellemek ve dinlenmesini sağlamak amacıyla kıyıya çekilerek gözetim altına alındı.

SAD-AFAG Foça ekibi ve Foça Belediyesi Veteriner Hekimi Avni Gök tarafından yapılan incelemede fokun 200 cm boyunda genç bir dişi olduğu, besili olduğu, göz, burun ve ağız içinde tahrişat bulunduğu, derisinin yağlı olduğu ve üzerinde yer yer zift bulaşıkları bulunduğu tespit edildi. Yöredeki insanlardan fokun bir gün önce sağlıklı bir şekilde yüzüp daldığı öğrenildi. İnceleme ve istihbarat bulgularına dayanılarak; fokun deniz üzerinde tahriş edici bir madde içerisinden geçtiği, bu nedenle ağız içi burun ve göz gibi yumuşak dokularında tahrişat meydana geldiği ve muhtemelen sindirim sistemi boyunca da tahrişatın söz konusu olabileceği sonucuna varıldı. Kan numunesi alınamadığından bakteriyolojik inceleme yapılamadı.

Hasta fok Aliağa ©2004 SAD-AFAG

Diğer taraftan; vücut sıcaklığında yükselmeye rastlanmadığından; enfeksiyon olmadığı var sayıldı. Kıyıda dinlenmenin verdiği enerji ile denize geri dönmek isteyen ve güçlükle zapt edilen foka, Hollanda ve Yunanistan’daki uzman veterinerlerden alınan tavsiyelerden yararlanarak antibiyotik enjekte edildi ve göz kremi uygulandı. Tedaviden bir süre sonra hasta fok biraz toparlanarak denize geri döndü. 23 Nisan günü yörede yapılan araştırma sırasında söz konusu foka rastlanmadı. Fokun ölerek deniz dibine batmış yada durumunda düzelme meydana gelmiş olması nedeniyle yer değiştirmiş olabileceği varsayılmaktadır. Ölmüş olması durumunda otopsi çalışmalarının yapılabilmesi, sağlık sorununun devam etmesi durumunda ise tedaviye devam edilebilmesi için; Çandarlı Körfezi kıyılarında ve çevresinde ölü yada diri fok görenlerin SAD-AFAG Foça ekibinin 0533.488 58 58 numaralı telefonuna bilgi vermeleri rica olunur.

Akdeniz foku (Monachus monachus) yer yüzünde yaşamakta olan en nadir yüzgeçayaklı türü ve dünya toplam nüfusu 600-650. Türkiye kıyılarında ise yaklaşık 100 civarında bireyle ülkemizin de en nadir canlılarından. Türün yer yüzündeki varlığı, ağırlıklı olarak yaşadığı Yunanistan ve Türkiye’nin göstereceği çabalara bağlı. Tükenme sebepleri arasında; doğal yaşam ortamlarının kıyılardaki yapılaşma dolayısı ile bozulması veya yok edilmesi, aşırı su ürünleri avcılığı nedeniyle balık stoklarındaki azalma ve fok mağaralarında ve yaşam alanlarında rahatsız edici yoğun insan faaliyetleri baş sıralarda yer alıyor.

Kıyılardaki yapılaşma geri dönüşü olmayan bir çevre sorunu ve Akdeniz fokunun türünü devam ettirmesi bakimından bakir kıyılar imara açılmadan önce çok iyi düşünülmesi gereken bir konu.

Küçük Kıyı Balıkçıları Sempozyumu

İzmir Körfezi’nin kuzeybatısında faaliyet gösteren SAD-AFAG’ın Orta Ege Programı diye de bilinen Foça Pilot projesi 1992’de yaşama geçirildi. Projenin esas amacı küçük iyi balıkçılarının katılımlarını sağlayarak onların seslerini duyurmaktı. Bu konudaki açık amaca erişebilmek için, Özbek Balıkçılık Kooperatifi, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojileri Enstitüsü ve SAD-AFAG işbirliğinde 10 Şubat 1999’da bir konferans düzenlenmiştir. Küçük kıyı balıkçıları, balık bilimcileri, avukatlar ve korumacılar sempozyuma katılmışlardır. İzmir Vali vekili, Sahil Güvenlik komutanları, Tarım ve Çevre Bakanlığı yetkilileri ve gazeteciler gözlemci olarak katılmışlardır. SAD_AFAG’ın görüşüne göre, küçük kıyı balıkçıları ve fokların kaderi birbirinden ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlıdır. Ekolojik olarak, endüstri balıkçılığının kaderi (trol, trata ve gırgır) kirlilik ve kentleşmeden dolayı tehlikeye giren kıyı ekosistemi sağlığına bağlıdır. Küçük kıyı balıkçılarının endüstri balıkçılığının sığ kıyı sularını sömürdüklerini ve kendilerinin asıl düşmanı olduklarını bilmelerine rağmen, deneyim gösteriyor ki kısıtlı kaynaklardan dolayı foklar küçük kıyı balıkçılarının günah keçileridir. Foça ÖÇKA içerinde (endüstri balıkçılığını yasak olduğu yer) balıkçılık yönetimi ve hukuk yaptırımları SAD-AFAG’ ın küçük kıyı balıkçılarına fokları öldürmek yerine korumanın faydalarını anlatmak açısından faydalı olmuştur. Özellikle, SAD-AFAG’ın hedefleri arasında; balıkçı birlikleri ile iletişim kurmak, küçük kıyı balıkçılarını kooperatif kuma yönünde desteklemek, endüstri balıkçılığına karşı politik olarak, finansal ve kuruluş olarak karşı çıkmak bulunmaktadır.

İzmir Sempozyumu boyunca, balıkçılar yaşadıkları ile ilgili ve denizi etkileyen sorunlarını açıkladılar, bilim adamları araştırma sonuçlarını sundular (genellikle küçük kıyı balıkçılarının görüşlerini doğrulayarak), korumacılar problemleri tanımlayıp kooperatif hareket talep ettiler ve avukatlar mevcut yasalarla insanları haklarının koruma konusunda görüş bildirdiler. Sempozyumun kapanışında, katılımcılar resmi bir bildirimde bulundular.

  • Kıyı ekosistemini, türü tehlike altında olan deniz türlerinin ve küçük kıyı balıkçılarının balık tutma aletlerinin seçici olması için bilimsel verilere göre balıkçılık düzenlemeleri yeniden gözden geçirilmelidir.
  • Deniz kültürü için canlı yakalanan küçük balık avcılığı yasaklanmalıdır.
  • Gırgır avcılığı için derinlik limiti 18 metreden 40 metreye çıkarılmalıdır ve her tür kıyı gırgırı yasaklanmalıdır.
  • Lampara balıkçılığı (Türkiye’de gece yapılan gırgır avcılığı – Yunanistan’da grigri- yasal olarak 4000 W geçmeyecek olduğu halde yüksek aydınlıklı ışıklar kullanarak her bir teknede bu aydınlatmayı kullanarak yapılan balıkçılık) Aralık ve Şubat arasında İzmir Körfezi’nde yasaklanmalıdır.
  • Deniz yasası yaptırımlarının etkinliği arttırılmalıdır; belediyeler ve yerel yönetimlerin yasadışı avcılığı, deniz kirliliğini kontrol etmedeki güçleri tıpkı Foça’da olduğu gibi arttırılmalıdır.
  •  İzmir ve Gediz Irmağı’ndan kaynaklanan deniz kirliliğini durdurmak için ilgili yasalar ulusal ve bölgesel düzeyde uygulanmalıdır.
  • Kıyı doldurmaları yasaklanmalıdır çünkü kıyı ekosistemi ve habitatlar için oldukça tehlikelidir.
  • Küçük kıyı balıkçıları kooperatifleri, bilim adamları, korumacılar ve avukatlar arasındaki bağ güçlendirilmelidir. Küçük kıyı balıkçıları balıkçı kooperatifleri kurmalı ve kıyı balıkçıları lobisi oluşturulmalıdır.